Cuma, Mart 23, 2007

Biten Tek Şey Dünyanın Maddi Sahip Oldukları mı ?

Hiç sanmam, sevgi varmış eski zamanlarda hep öyle derler. Ben de mi öyle diyeceğim? Eskiden daha çok severdik. Sevgi vardı çokça... Umarım demem.
Caponlar ve yine caponlar düşünmüşler, biz niyebu kadar düşünmeyiz ki. Amerika'da yapılan araştırma, capon yazar, isviçrede araştırmaya katılan... Biz de ?? Nerdeeee ??
Sevgi türünüzü biliyor musunuz ? Capon yazar üçe ayırmış. Seviyorum ben bu caponları..
1- Eğer türü: çevremizdeki ve bizim sevgimizin çoğu olan sevgi
eğer başarılı isen seni severim
eğer dişlerini fırçalarsan annen-baban seni sever
eğer şık olursan sevgilin seni sever
eğer uslu durursan babanne seni sever....
2- Çünkü türü: sevginin yine bir kısmı
seni seviyorum çünkü zenginsin
seni seviyorum çünkü güzelsin
seni seviyorum çünkü popülersin
seni seviyorum çünkü...
Çok tanıdık değil mi ? Bence de.. ama bir üçüncü tür var. Bende henüz yok bu sevgiden, çok sevdiğimi sandığım kişileri düşünüp kategorilendirdim sevgimi. Ve itiraf edeiyorum, üçüncüsü ben de YOK. Ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor neyseki :))
3- Rağmen türü: yok bundan yok
seni beni üzmene rağmen seviyorum
seni başarısız olmana rağmen seviyorum
seni çirkin olmana rağmen seviyorum
seni kilolarına rağmen seviyorum
seni kısa boyuna rağmen seviyorum
seni utangaç olmana rağmen seviyorum
Birinci sevgi türü pazarlıklı birşey. Yani anlaşma heran bozulabilir veya anlaşma dışına çıkılamaz. Kısıtlı yani.. İkincisi ise güvensiz. Kaza yapmanız, iflas etmeniz, vazgeçmeniz halinde sevgisiz kalma korkusu. Korkarak yaşamak, iyiye sahip olmak için çıldırmak ve hep yarışmak.
Bunu keşfettiğimde çok utandım kendimden. Evet, birinci sevgi ağırlıklı ve ikinci azınlıklı bir sevgi portfoyüm var benim. Haali ile bu kadar az getirisi olan bir sepetin beni doyurması ve sevgiyi tatmama olanak yok. İşte bu yüzden rağmenli sevmeye başlayacağım. En azından deneyeceğim. Kime söylediysem sen zor yaparsın dediler. Ama ben sınırlandırmadım kendimi. Deneyelim, bir daha deneyelim... Olmadı diye olmayacağı anlamına gelmiyor ya !
Kalıplara koymadan, kendimi birşey sanmadan, sahip olduklarımı bir kenara bırakarak, karşımdakini tanıyarak, onun özelliklerini abartmayarak, eksikliklerinden dolayı üzerini kalın çizgilerle çizmeyerek, kısa zamanda karar vermeyerek, kendimi yükseklere koymayarak... Zaten olduğu gibi kabul etme denemelerim devam ediyorken, bir de rağmenli sevgi umarım başarılı olurum.
Siz şimdi üşenir sormazsınız kendinize, benim sevgim hangisi diye ? Şöyle diyelim
Kimse yok sizi seven,sevecek; ihtimaliniz bile yok sevilmek için; ne yapmayı bırakırdınız
- makyaj
- saç tarama, traş
- dekolte
- kuaför
- kariyer yapmak için çok çalışmak
- ev almak için para biriktirmek
- arabanın modelini yükseltmek
- sehpanın üzerinde sadece şık olduğu için bir sürü para vererek aldığınız(mız) gerekisiz biblo
- kitap okumak
- sinemaya gitmek
Sizi kimse sevmesede yapacaklarınızın sayısı ne kadar az değil mi? Yani bir çok şeyi daha çok sevilmek için yapıyoruz. Açık açık söylemesekde, bir tebessüm, birgüzel akşam yemeği, bir "nasılsın bakalım" telefonu, onun arabası güzel sözü için kendimizi paralıyoruz. Evet, tam olarak paralıyoruz. Ama kuaförden çıkarken kapıyı tutan çoçuğa bir gülümseme vermiyoruz, asansördeki adama "günaydın" demiyoruz. Hep başları bizi sevsin istiyoruz, bizi beğensinler, gülümsesinler, önemsesinler... Halbuki biz onlara birşeyvermek istemiyoruz. Vermeden almak, gitmeden gelmek, yemeden doymak... Yok öyle yağma, önce vereceksin, hatta bekletin falan olmadan vereceksin. Verdiğin için mutlu olacaksınki, karşılık gelmeyince üzülmeyesin.
Petrolümüz bilmem kaç yıl içinde bitiyor, dünya bilmem kaç yıl sonra çöl oluyor, doğal gaz bilmem ne zaman bitiyor... Peki sevgi ne zaman bitiyor ? Bunu ölçbiliyor muyuz ? Keşke ölçsek, ne kadar az sevgimiz olduğunuzu görsek. Bankadan aradıkları gibi bizi arasalar ve " hesabınızda son 3 aydır sevgi yok, eksiye düştünüz, lütfen aldığınız sevgiden bizede aktarın" deseler. Böylece eğerli, çünkülü sevgilerimizin zararını somut olarak öğrenebilirdik.
Bu haftasonu umarım herkes için güzel olur, iyi eğlenir, yeni insanlar tanır, tanıdıklarınızın yeni yönlerini keşfeder ve neşeli-sevinçli olursunuz. Ben de pazartesi sevinç çığlıkları atarak, size güzel bir haber verebilirim.
Limon Çiçeği

2 yorum:

renkler dedi ki...

Herhalde herşeye rağmen hep seveceğim tek kişi oğluşumdur. Eşimi, annemi, yakın dostlarımı da herşeye rağmen severim ama... Aması da var işte... Mesela çok sevsem de bana ve aileme kötülüğü dokunan bir kişiyi hemen reddedebilirim...

limoncicegi dedi ki...

Ne kadar şanslı bir oğlun var, en azından annesi onu herşeye rağmen sevecek. Annelik sanırım (henüz bilmiyorum) böyle birşey olsa gerek. Babalık daha sosyal bir olgu olduğundan, çocuk babadan da aynı "herşey rağmen" sevgiyi bekleyip bulamayın neler oluyor ? Ya da baba da sevebilir mi acaba ?
Acaba annem de bizi herşeya rağmen seviyor mudur ? Ne dersin Anne ??