Cumartesi, Ağustos 01, 2009

Bütün Masalları Bilsem

Summer Mode ayaklarımdan bile belli. Dikkatli bakınca sandalet izlerimi görebiliyorum. Tabi bunu bir ben farkedebiliyorum. 2 gün Antalya üzerine 4 gün Bodrum'da eskiden olduğum gibi kararıverdim. Kızarmadım, canım yanmadı ve tekrar Akdenizli oldum sanki.

Şimdiye takılı kaldım, çıkamadım, bakamadım yükseklerden. Ne zaman uçup geçsem bu şehrin üzerinden içime bir sevinç doluyor. Gitmeyi mi seviyorum en çok, yoksa gerisin geri gelmeyi mi? Cebimde bana 10dk yetecek oksijenle suyun altında yıllarca kalmaya mı çalışıyorum. Bütün masalları okumak isterken, hiç birini anlatamıyor muyum? Durup biranda başka şeyleri farkediyorum, eskiden yeniden ve gelecekten kesitler yaşıyorum saniyelikte olsa. İnanmak yine niye zor bu kadar. İyi olacağına, güzel olacağına, sevinç ve neşe dolu olacağına... İnanmaktan yorulur mu insan? Ben bazen yoruluyorum.

Halen tutkuyu arıyorum içimde biryerlerde, hayatı hayat yapan o tutkuyu. Sabahları beni yerimden fırlatan tutkuyu, ve hayal bohçamda başka başka tutkularım hakim. Birbirlerine karışmamak için çok özenli, çok saygılılar; harmanlanamazlarmış gibi benim gibi sakin olmayı tercih ediyorlar sanki. Koşturuyorum ve çok daha hızlı koşabileceğimi biliyorum. Duruyorum ve daha çok durabileceğimi biliyorum. - sonsuzdan + sonsuza veya tam tersi işte

Evde bakmaya başladığım bodur limonum bana elinden gelen her güzelliği yapıyor, şu an ceviz kadar bir limon ve 6-7 tane de çiçeği var. Heyecandayım.