Salı, Ocak 09, 2007

Ömer'i kim durduracak ?

Evet bir pazartesi daha. Bakalım bu kıskançlık bir erkeğe neler yaptıracak derken olanlar oldu zaten. Ömer önce aklına ilk gelenleri yaptı ve karşı tarafı yıpratmaya çalıştı. Böyle devam etse,yıpratacaktı da ! Ama yıpratmaya çalışmak aslında bir çeşitte yıpranma olduğundan vazgeçti. Kendimizi iyi hissetmek için dediğimiz gibi "bize yakışmaz", "bize yakışanı yapmak gerek". Halbu ki, böyle anlarda aklınız hiçde bize yakışanda değildir. Aslında aklınız pek bir yerde değildir. Olayları en iyi bittikten sonra değerlendiririz ya, olaylar olurken ise genelde duygularımız ile hareket ederiz. Ömer de aynı öyle yaptı. Kendisine tutulan ayna da ne hissetti ise onu yaptı. Söylenmemiş, yanlış zamanda söylenmiş, yanlış anlaşılmış herşeyi konuşmak istedi. Böylece fikrinde, hayalinde ve en çokda gönlünde pürüz kalmayacaktı. Böyle bir şey sanki mümkünmüş gibi, sanki maçı daha sonra yvaşlatılmış olarak izler gibi. Durdurup durup yorumda bulunmak sanki olurmuş gibi. Peki herşeyi anlattıktan sonra yıkılanlar kayıp mı olacak ? bir anda filmin başına mı dönecek ? yaşananalar ve hissedilenler silinecek mi ? Hayır. Hatta belki bu kaba kuvvetinde bir bedeli olacak, yıkıp geçtiği birşeyler mutlaka olacak. Peki onlar tamir olacak mı ? Bu kadar kolay mı tamir etmek ? Hiç sanmam.. Ne zaman bu kadar kolay oldu ki oyun !

Limon Çiçeği

Hiç yorum yok: